6 Kasım 2011 Pazar

Prag'da İlk Gün

Prag küçük bir Avrupa şehri. Her yere yürünüyor, en güzel ulaşım şekli yürümek.
Her yerde sadece souvenir cılar var; bu insanlara market, butik, kırtasiye, banka vs. gerekmiyor galiba.
Dün kocaman bir Moser dükkanı gezdik. Harikaydı. 1 likör bardağı bile 100 TL'den az değil. Tüm o meşhur Moser kristalleri nasıl işleniyormuş biliyor musunuz? Sanatçısı 3 boyutlu resmi önce kağıda çizip cama nokta atışlar yapıyormuş, sonra bunları birleştirerek ana resmi oluşturuyormuş, derinlikleri ise daha sonra elle veriyormuş. 150.000 TL civarında vazolar, 3-4 ayda yapılıyormuş bu yolla. Bir de ışığa göre renk değiştiren optik kesimli cam vazolar vardı, bunlar Moser'in en temel ve meşhur işleriymiş. İnternet sitesinden Moser'in müthiş camlarına bakın derim. Kralların yemek yediği tabaklar ve içkilerini yudumladıkları harika cam bardaklar için: http://www.moser-glass.com/en/

Tüm gün şehrin Old Town kısmını turlayıp akşam çok ünlü bir restoranda river view harika bir yemek yedik. Bu arada Old Town'da yavaş yavaş Christmas dükkanları açılmaya başlamış, daha açılmaz demişti herkes ve üzülmüştük. Gerçi daha çok sosisli sandwich, domuz kızartma, krep ve sıcak şarap kısımları kurulmuş. Yani çok fazla Christmas'a yönelik hediyelik eşya yok.
İşte kızaran domuzlar
Bir köşe başında 15 dakika beklerseniz yaklaşık 45 Türk görebilirsiniz. Zaten bir dükkana girip, "Nerelisiniz" sorusunu cevapladığımızda direk "Ooo Bayram, Müsliim" cevabı alıyoruz :) Dün magnet aldığımız dükkanda çalışan adam, her sene Pamukkale'ye geldiğini söyledi, arkasından da Side'ye gidiyormuş, "Az para, çok konfor, ben ve ailem için Türkiye muhteşem, daha ne olsun" dedi. Bu arada Side'ye gelince otelin dışına çıkmıyormuş, biraz sorduğumuzda "Yalnızca kaldığım 5 yıldızlı oteli bilirim" dedi. Üstelik bu adam yılın 1ayını ülkemizde geçiriyormuş. Biz de güzelim ülkemizin burdan görünen kısmına üzüldük.
Pazar sabahı kahvaltısını Çek usulü yapmaya gönlümüz el vermeyince kendimize marketten peynir, zeytin filan aldık. Sabah evde hem dinlendik hem de doğru dürüst doyduk :) Prag'ın her tarafı, ağır, 1000lerce kez kullanılmış gibi bir kızartma yağı kokuyor. Bazı restoranlara bu kokudan yanaşamıyoruz bile.. Çek şarabı fena değil ama anlatıldığı kadar da zayıf bulmadık. Çok zengin bir ülke olmadıkları için zamanında şarapçılığa eğilememişler ve Avrupa'nın diğer ülkeleri, bu konuda onları zaten ezip geçtiği için de fazla ilgi yokmuş. Geceyarısı birer Malbec içtik ama çok beğenmedim mesela, öncesinde yemekle içtiğimiz Çek şarabı daha iyiydi. Malbec o kadar buruktu ki, ağızlarımız küçüldü :)

Bu arada 5Kasım saat 5'te diye duyurulan klasik müzik konserine gittik, aşağıda meşhur Aynalı Şapel'de konser öncesi fotoğrafımız var. Deniz, Bach'ın Air'ı ile Schubert'in Ave Maria'sına bir de Pachelbel'den Kanon'a bayıldı, burada sabahtan beri Youtube'dan çeşitli versiyonlarını bulup kahvaltı boyunca dinledik.

Herkese Prag'dan iyi bayramlar.

Hiç yorum yok: