4 Temmuz 2012 Çarşamba

Champs Elysees'den Manzaralar

Paris'in meşhur Champs Elysees Caddesi'nden bir kaç fotoğrafla, bugün sizi Paris'e davet ediyorum...
Hazırladığım kısa bir Champs Elysees fotoromanı ile caddenin hoş havasına hep beraber dalabiliriz.

Champs Elysees caddesinin başında eğlenen genç anne-baba ve oğulları. 
Paris'te evi sırtında gezginler ve sokakta yaşayan insanlar o kadar fazla ki... Yukarıdaki gezgin bunlardan yalnızca biri...
İşte ben, Champs Elysees'de yürüyorum, Ağustos'un ortasında, Paris'in en sıcak günlerinden birini yaşıyorum. En azından bir hırkayla dışarı çıkabilmişim. Gözlerim Guerlain'in şık mağazasına takılı kalmış. Biraz ileride, alnı secdede bir dilenci. 
Muhteşem bir kahve molası için Nespresso'ya giriyoruz.
Bu fotoğraf Türkiye'de bir kuyumcuda çekilebilirdi belki. Paris'te bir kahve tadımı sırasında, Nespresso'da çekildi. 
Nespresso'da kahve çekirdeğinin göbeğinde insanlar, sıraya girip damak tadlarına uyan kahveleri satın alacaklar. Ortada ise adeta bir laboratuar kurulu.
Bense, tüm kahveleri tek tek kokluyorum. Günümde değilim, hiç birini birbirinden ayırd edemiyorum.

Ve başka bir gün, 2 euro'ya bir makaron yenilen meşhur mu meşhur Laduree'nin önünde poz vermişim. Donuyorum ama  likörlü bir siyah makaron yeme hevesi uyanıyor içimde. Çok uzaklardan bir kaç metro aktarmasıyla, akşam saatlerinde Laduree'ye gelmiştik.
Pastanenin içi bile saray gibi olunca, insanın Paris'te kendini nasıl hissedebileceğini 
Laduree'nin vitrininden, her zaman satılan ürünleri. Arkada kruvasanlar da var. 
Mağrur duruşlu garsonun önünde renk renk makaronlar. Attila İlhan'ın dediği gibi, üstlerine bir yağmur yağdırma hevesi uyanır içinizde. Ve en önde, siyah olan, benim favorim likörlü makaron. Minicik olduğuna bakmayın, arka arkaya 3 tane yediğinizde tatlı komasına sokabilir.
Louis Vuitton'un önünde, çekik gözlü kişilerin çoğunluğu oluşturduğu uzun bir kuyruk.
Arkada, en ünlü cafelerden biri Fouquet's. Yanında The Kooples'ın reklamı. Daha önce dikkat etmemiştim, eski dükkan mı tadilatta yoksa yeni mi açılıyor? Paris'te yeni bir yerin açılışına şahit olmak zor. Hemen hemen her yer yüz yıllık...
Fouquet's e doğru ilerleyen şık bir çifttiler.
En şık pasajlardan biri. İçinde ortadan yarılmış gibi heykeller var ve her gittiğimde incelerim onları. Bu iki kız, aynı ayakkabılarla giriyorlar pasaja. Ben de giriyorum.
Minik kızlar için pasajdan çok şirin kıyafetler.
Az önce bahsettiğim heykel ve ben. Pasajın sonundaki bir dükkanda bu heykellerin daha çeşitlileri de satılıyor.
Yine pasajdan. Topuğu olmayan, Miu Miu'nun modellerine benzettiğim ayakkabılar.
Bu kez yağmurlu bir Champs Elysees.  Kırmızı pantolonlu adamlar bir arada. Arkada tıpkı Tayland'daki gibi bir tuktuk (üstü kapalı yanları açık taksilere Tayland'da tuktuk deniyordu.). 
Yağmurlu günün sonunda ben Le Grand Palais önündeyim.
Paris'in göklerinden uzanıp bir yıldız kopardım.
Kırmızı bir karanfilmiş gibi yıldızı saçlarınıza taktım. *

*Attila İlhan'ın Kaptan-3 şiirinden.

3 yorum:

selma dedi ki...

ne güzel bir paylaşım;
2003 yılında gitmiştim, tam dokuz yıl olmuş ): özlemişim..

kisakahvemolas dedi ki...

Çok teşekkür ederim. :)

Adsız dedi ki...

Yazılarınızı okuyunca gezmiş kadar oluyorum.Teşekkürler kısa kahve molası....